Güneşe maruz kalma süresi, cildin genetik yapısı, kullanılan kimyasal maddeler, hormonal tabletler ve diğer birçok faktör ciltte leke oluşumuna neden olabilir. Cilt lekeleri, görsel açıdan kötü bir görünüm oluşturmanın ötesinde sağlık açısından da ciddi sorunlara sebep olabilir. Cilt lekelerinin, alın, yanak, üst dudak bölgesi, burun, çene, boyun ve kollar gibi güneşe maruz kalan bölgelerde sıklıkla görülen koyu kahverengi lekeler oluşur. En önemli iki faktör genetik yatkınlık ve ultraviyole ışınlarına  (görünmeyen zararlı güneş ışınları) maruz kalmaktır. Bunun dışında gebelik, doğum kontrol ilaçları, kozmetik uygulamalar, ilaçlar ve guatr hastalığı diğer nedenler arasında yer alır. Güneş ışınları sadece lekelerin oluşumuna değil, oluşmuş lekelerin üzerinde karartıcı etki ile lekelerin koyulaşmasına ve artışına da neden olabilir. Ancak bilinçli korunma ve doğru tedavi yöntemiyle tüm bu olumsuzluklarla savaşmak mümkündür.

Cildimizin rengi melanin isimli doğal bir pigmentten gelmektedir. Melanin miktarı ne kadar fazla ise o bölgeler daha koyu tonlarda görünmektedir. Melanin, aşırı üretildiği zaman o noktalarda hiperpigmentasyon oluşur. Hiperpigmentasyon, açık kahverengi ila siyah renkte düz ve koyu renkli cilt lekelerini oluşturur; boyut ve şekil bakımından değişiklik gösterebilir.

Aşağıdaki tüm durumlar melanin miktarının artması sonucu oluşmaktadır.

Güneş lekesi: Güneş lekeleri, sıklıkla koyu tenli kişilerde görülen koyu kahverengi renkli lekelerdir. Alın, yanak, üst dudak bölgesi, burun, çene, boyun ve kollar gibi güneşe maruz bölgelerde ortaya çıkar. Kozmetik açıdan bireylerde sıkıntı yaratır.

Sivilce lekesi: Akne oluşumunda iltihaplı ve kızarık şişlikler cildi esneterek folikül duvarlarında (kıl kökü duvarında) yırtılmalara sebep olabilir. Eğer yırtılma büyükse ve alt deri (dermis) zarar görmüşse akne izi oluşabilmektedir. Derin ve iltihaplı akneler iz bırakabilmektedir. Skar yani yara izi oluşumu, meydana gelen hasar sonrası, cildin kendini yenileyip tamir ederken gerçekleşir. Eğer yara yüzeyselse cilt kendini tamamen yenileyebilmektedir. Ancak özellikle alt deriyi (dermis) etkileyen derin yaralarda iz kalma ihtimali bulunmaktadır.

Yaşlanma lekeleri: Karaciğer lekeleri veya güneş lekeleri olarak da adlandırılan yaşlılık lekeleri düz, koyu kahverengi lekelerdir. Bunlar düzensiz sınırları olan oval şekillidir. Çoğunlukla el sırtları, ön kol, omuz, sırt ve yüzde bulunurlar. Bunlar 50 yaş ve üzeri insanlar arasında ellerde oldukça yaygın görülmektedir.

Kahverengi lekeler: Ciltteki kahverengi lekeler bir sağlık sorunu olmamasına karşı görünümleri çoğu insanı rahatsız etmekte ve bu lekelerden kurtulmak istemelerine neden olmaktadır. Ciltteki kahverengi lekeler başta eller olmak üzere yüzde, bacaklarda sık olarak görülmektedir.

Hamilelik lekeleri: Gebelik döneminde oluşan lekeler çoğunlukla güneşe maruz kalan alanlarda meydana gelmekte, nadiren de genital bölge ve koltuk altı gibi kapalı yerlerde de görülebilmektedir. Özellikle de bazı makyaj ve kozmetik ürünleri kullanıldıktan sonra güneşe çıkıldığında koyu renk lekeler kaçınılmaz olmaktadır. Gebelik döneminde cilt normal dönemden daha hassas olduğundan tüm dış etkenlerden fazlasıyla etkilenilmektedir. Bu sebeple gebelik dışındaki dönemde cildine her hangi bir koruyucu krem kullanmayan kadınlar da gebelikte korunmak durumundadırlar.

Çiller: Üst deride bulunan melanosittin oluşturduğu kahverengi lekelerdir. Güneş ışığındaki UV ışınlara maruz kalınınca melanin koyulaşır, çiller geniş yamalar halinde genişleyebilir. Çilli deri güneşte daha çabuk yanabilir. Bu nedenle güneş ışığından korunmalıdır. Kış aylarında ise daha az belirgindir.

Hiperpigmentasyon: Koyu renk cilt lekeleri vücutta özellikle ultraviyole ışınlarına yoğun olarak maruz kalan dışbükey alanlarda yüzde, ellerin sırt kısımlarında omuz, sırt, dekolte bölgesi, kol ve bacakların dışa dönük yüzeylerinde ortaya çıkar. İnsülin direnci olan kişilerde görülebilen lekeler ise bunların tam tersine eklem içlerinde ve genital bölgede ortaya çıkmaktadır.

PIH (Post Inflammatuvar Hiperpigmentasyon ) : Postinflamatuar hiperpigmentasyon (PIH)’in de içinde yer aldığı kutanöz hiperpigmentasyon ile karakterize durumlar özellikle koyu tenli hastaların sıklıkla dermatoloji kliniklerine başvurmasına neden olan öncelikli sebeplerdendir. PİH tüm deri tiplerinde görülebilen ancak deri tipi III ve VI arasında olan bireylerde daha sık görülen, kutanöz inflamasyon sonrası gelişen edinsel bir hipermelanozdur. PİH hastaların psikososyal durumunu bozar ve yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkiler. Topikal hidrokinon, tretinoin, topikal steroidler, glikolik asit, kojik asit, azelaik asit gibi beyazlatıcı ürünler değişen konsantrasyonlarda çeşitli ilaç ve kozmesötiklerin içinde tek başlarına ya da beraber kullanıldıklarında etkili olmakla beraber PİH tedavisi genellikle güçtür ve çok uzun sürmektedir. Pigment dermiste ise topikal tedavi ajanlarının etkinliği sınırlı olmaktadır. Bu durumda bu tedavilere ek olarak kimyasal peeling ve çeşitli lazer tedavilerinin kullanılması gerekli olabilir.

Hizmetlerimiz

Neler Yapıyoruz

Sağlıklı Yaşam ve Mezoterapi için aradıklarınızı kliniğimizde bir bütün olarak bulabilirsiniz. Dünyadaki yeni trend, genel ve klişe yaklaşımlar yerine herkes için farklı ve bireysel çözümler üretmek üzerine kurgulanmaktadır. Çünkü her insan farklı bir dünya ve farklı biyolojik varlıktır. Holistik ve Fonksiyonel bireye özgü yaklaşımlarımızla çok daha etkin sonuçlar alabilirsiniz...

Iletisim

Kolay Iletisim Talep Formu

Ön Görüşme için veya bilgi almak istediğiniz konularda bize her zaman danışabilirsiniz.

WhatsApp BİLGİ AL
Şimdi Ara